6. Enam

1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıklarıve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkar edenlerbaşka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
2. O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdanyaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir. (Kıyametinkopması için) belirlenmiş bir ecel de onun katındadır. Siz ise hâlâşüphe ediyorsunuz.
3. Halbuki O, göklerde de Allah’tır, yerde de.Sizin gizlinizi de bilir, açığa vurduğunuzu da. Sizin daha nekazanacağınızı da bilir.
4. Onlara Rablerinin âyetlerinden hiçbir âyetgelmez ki ondan yüz çevirmesinler.
5. Nitekim hak (Kur’an) kendilerine gelince onuyalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberleri kendilerineilerde gelecektir.
6. Onlardan önce nice nesilleri helak ettiğimizigörmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlaravermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarındannehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik vearkalarından başka bir nesil var ettik.
7. (Ey Muhammed!) Eğer sana kağıda yazılı birkitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, yine o inkaredenler, “Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir” diyeceklerdi.
8. Bir de dediler ki: “Ona (açıktan göreceğimiz)bir melek indirilse ya!” Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık işbitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemenhelak edilirlerdi)
9. Eğer onu (Peygamberi) bir melek kılsaydıkyine onu bir adam (suretinde) yapardık ve onları yine içindebulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk.
10. (Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce debirçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alayettikleri şey kuşatıp mahvetmişti.
11. De ki: “Yeryüzünde gezin dolaşın da(Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.”
12. De ki: “Şu göklerdekiler ve yerdekilerkimindir?” “Allah’ındır” de. O merhamet etmeyi kendine gereklikıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiçşüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlarinanmazlar.
13. Gece ve gündüzde barınan her şey onundur. O,hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
14. De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan,beslediği halde beslenmeye ihtiyacı olmayan Allah’tan başkasını mıdost edineceğim.” De ki: “Bana, (Allah’a) teslim olanların ilkiolmam emredildi ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma (denildi).”
15. De ki: “Ben Rabbime isyan edersem gerçekten,büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.”
16. (O günün azabı) kimden savuşturulursagerçekten (Allah) ona acımıştır. İşte bu apaçık kurtuluştur.
17. Şayet Allah sana bir zarar dokundursa bunuO’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana bir hayır dokunduracakolsa onu da kimse gideremez. Bil ki O her şeye hakkıyla gücüyetendir.
18. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyetsahibidir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıylahaberdardır.
19. De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey dahabüyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte buKur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diyevahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlarolduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem. O, ancaktek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuzşeylerden uzağım.”
20. Kendilerine kitap verdiklerimiz onu(Peygamberi) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.Kendilerini ziyana sokanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
21. Kim Allah’a karşı yalan uydurandan, ya daonun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir? Şüphesiz ki, zalimlerkurtuluşa eremez.
22. Onları tümüyle (mahşere) toplayıp da Allah’aortak koşanlara, “Nerede, ilah olduklarını iddia ettiğinizortaklarınız?” diyeceğimiz günü hatırla.
23. Sonunda onların manevraları, “RabbimizAllah’a andolsun ki biz (ona) ortak koşanlar değildik” demelerindenbaşka bir şey olmayacaktır.
24. Bak kendilerine karşı nasıl yalan söyledilerve iftira edip durdukları şeyler (uydurma ilahları) onları nasılyüzüstü bırakıp kayboluverdi?
25. İçlerinden, (Kur’an okurken) seni dinleyenlerde var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz),kulaklarına ağırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlarainanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler,”Bu (Kur’an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil” derler.
26. Onlar başkalarını ondan (Kur’an’dan)alıkoyarlar, hem de kendileri ondan uzak kalırlar. Onlar farkınavarmaksızın, ancak kendilerini helak ediyorlar.
27. Ateşin karşısında durdurulup da, “Ah, keşkedünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak vemü’minlerden olsak” dedikleri vakit (hallerini) bir görsen!
28. Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekteoldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdielbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesizonlar yalancıdırlar.
29. Derler ki: “Hayat ancak dünya hayatımızdır.Artık biz bir daha diriltilecek de değiliz.”
30. Rab’lerinin huzurunda durduruldukları vakit(hallerini) bir görsen! (Allah) diyecek ki: “Nasıl, şu (dirilmek)gerçek değil miymiş?” Onlar, “Evet, Rabbimiz’e andolsun ki,gerçekmiş” diyecekler. (Allah), “Öyleyse inkar etmekte olduğunuzdandolayı tadın azabı!” diyecek.
31. Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlargerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet)gelip çatınca bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, “Hayattayaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize!” diyecekler. Dikkat edin,yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!
32. Dünya hayatı ancak bir oyun ve bireğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah’a karşı gelmektensakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?
33. Ey Muhammed! Biz çok iyi biliyoruz kisöyledikleri elbette seni incitiyor. Onlar gerçekte seniyalanlamıyorlar; fakat o zalimler Allah’ın âyetlerini inadına inkârediyorlar.
34. Andolsun ki, senden önce de bir çokPeygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyetedilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımızyetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç deyoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sanagelmiş bulunuyor.
35. Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağırgeldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdivenkurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsadurma, yap! Eğer Allah dileseydi elbette onları hidayet üzeretoplardı. O halde sakın cahillerden olma.
36. (Davete), ancak (bütün kalpleriyle) kulakverenler uyar. (Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonrada hepsi ona döndürülürler.
37. Dediler ki: “Ona Rabbinden bir mucizeindirilse ya!” (Ey Muhammed!) De ki: “Şüphesiz Allah’ın, bir mucizeindirmeğe gücü yeter. Fakat onların çoğu bilmiyor.”
38. Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte)iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başkabir şey değildir. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonundahepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
39. Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklariçerisindeki bir takım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerseonu şaşırtır.8 Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar.
40. (Ey Muhammed!) De ki: “Söyleyin bakalım.Acaba size Allah’ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa(böyle bir durumda) siz Allah’tan başkasını mı çağırırsınız? Eğer(putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz(haydi onları yardıma çağırın).
41. Hayır! (Bu durumda) yalnız ona dua edersiniz,o da dilerse (kurtulmak için) dua ettiğiniz sıkıntıyı giderir ve sizo an Allah’a ortak koştuklarınızı unutursunuz.”
42. Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere depeygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda,yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk vedarlıklarla yakaladık.
43. Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zamanyakarıp tövbe etselerdi ya… Fakat (onu yapmadılar) kalplerikatılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslügöstermişti.
44. Derken onlar kendilerine hatırlatılanıunuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonrakendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada onları ansızınyakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
45. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi.Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
46. De ki: “Ne dersiniz, eğer Allah sizinkulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse,Allah’tan başka onu size (geri) getirecek ilah kimmiş?” Bak, bizâyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüzçeviriyorlar?
47. De ki: “Ne dersiniz, Allah’ın azabı sizebeklenmedik bir anda veya açıktan açığa gelse, zalimler toplumundanbaşkası mı helak edilecek?”
48. Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler veuyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirseonlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
49. Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmaktaoldukları fasıklık sebebiyle azap dokunacaktır.
50. De ki: “Ben size, Allah’ın hazineleri benimyanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size Ben bir meleğim’de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki:”Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”
51. Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost,ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktankorkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’anile) uyar.
52. Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşamona dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şeyyok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğerkovarsan zalimlerden olursun.
53. Böylece insanların bazısını bazısı iledenedik ki, “Allah aramızdan şu adamları mı iman nimetine layıkgördü?” desinler. Allah şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?
54. Âyetlerimize iman edenler sana geldiklerizaman de ki: “Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti(merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işlerde sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O,çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
55. Suçluların yolu da açığa çıksın diye âyetleriişte böyle ayrı ayrı açıklarız.
56. De ki: “Sizin, Allah’tan başka ibadetettiğiniz şeylere ibadet etmem bana kesinlikle yasaklandı. Ben sizinarzularınıza uymam. (Uyarsam) o takdirde sapmış olurum, hidayeteerenlerden olmam.”
57. De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesinbir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin aceleistediğiniz azap benim elimde değil. Hüküm yalnızca Allah’a aittir.O, hakkı anlatır. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin enhayırlısıdır.”
58. De ki: “Sizin acele istediğiniz azap şayetbenim elimde olsaydı benimle sizin aranızda iş elbette bitirilmişolurdu.” Allah zalimleri daha iyi bilir.
59. Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır.Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbiryaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane,hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ınbilgisi dahilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.
60. O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizdengeçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra dabelirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrardiriltendir. (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız O’nadır. SonraO, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.
61. O, kullarının üstünde mutlak hakimiyetsahibidir. Üzerinize de koruyucu melekler gönderir. Nihayet birinizeölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlargörevlerinde asla kusur etmezler.
62. Sonra hepsi, gerçek sahipleri Allah’adöndürülürler. İyi bilin ki hüküm yalnız O’nundur. O, hesapgörenlerin en çabuğudur.
63. De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice ona Eğerbizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız’ diye duaederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden)kim kurtarır?”
64. De ki: “Onlardan ve her türlü sıkıntıdan siziAllah kurtarır. Ama siz yine de ona ortak koşuyorsunuz.”
65. De ki: “O size üstünüzden (gökten) veyaayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grupgrup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminizetattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişikbiçimlerde nasıl açıklıyoruz.
66. O (Kur’an) hak olduğu halde kavmin onuyalanladı. De ki: “Ben size vekil (sizden sorumlu) değilim.”
67. Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır.İleride bileceksiniz.
68. Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanlarıgördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir,uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), ozalimler grubu ile beraber oturma.
69. Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, onlarınhesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. Fakat üzerlerine düşen birhatırlatmadır. Belki sakınırlar.
70. Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünyahayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığıyüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksaona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi.(Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez.İşte onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir.Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış biriçecek ve elem dolu bir azap vardır.
71. De ki: “Allah’ı bırakıp da bize faydasıolmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah bizihidayete kavuşturduktan sonra gerisin geri (şirke) mi döndürülelim?Arkadaşları bize gel!’ diye doğru yola çağırdıkları halde,yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi(olalım)?” De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur.Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu.”
72. Bir de, bize, “Namazı dosdoğru kılın veAllah’a karşı gelmekten sakının” diye emrolundu. O, huzurundatoplanacağınız Allah’tır.
73. O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygunolarak yaratandır. Allah’ın “ol” deyip de her şeyin oluvereceği günühatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de mülk(hükümranlık) onundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hükümve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
74. Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilahmı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık birsapıklık içinde görüyorum” demişti.
75. İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdekihükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.
76. Üzerine gece karanlığı basınca bir yıldızgördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanlarısevmem” dedi.
77. Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!”dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolugöstermezse mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
78. Güneşi doğarken görünce de, “İşte benimRabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Eykavmim!” Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.
79. “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü,gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardandeğilim.”
80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki:”Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mıkalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam;ancak Rabbim’in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim’in ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
81. “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delilindirmediği şeyleri ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizinortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftanhangisi güvende olmaya daha layıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
82. İman edip de imanlarına zulmü (şirki)bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolubulmuş olanlar da onlardır.
83. İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimizdelillerimiz… Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz.Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
84. Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik.Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik.Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı veHârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
85. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğruyola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.
86. İsmail’i, Elyasa’ı, Yûnus’u ve Lût’u dahidayete erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık.
87. Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerindenbir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdoğru bir yolailettik.
88. İşte bu, Allah’ın hidayetidir ki, kullarındandilediğini buna iletip yöneltir. Eğer onlar da Allah’a ortakkoşsalardı bütün yaptıkları boşa gitmişti.
89. Onlar kendilerine kitap, hikmet vepeygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer şunlar (inanmayanlar)bunları tanımayıp inkar ederlerse, biz onları inkar etmeyecek olanbir kavmi, onlara vekil kılmışızdır.
90. İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yolailettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy.De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an),bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.”
91. Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler.Çünkü, “Allah hiç kimseye hiçbir şey indirmedi” dediler. De ki:”Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği, parça parçakağıtlar haline koyup ortaya çıkardığınız, pek çoğunu isegizlediğiniz; (kendisiyle) ne sizin, ne babalarınızın bilmediğişeylerin size öğretildiği Kitab’ı kim indirdi?” (Ey Muhammed!)”Allah” (indirdi) de, sonra bırak onları, içine daldıkları bataktaoynayadursunlar.
92. İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı,kendinden öncekileri (ilahi kitapları) tasdik eden ve şehirleranasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diyeindirdiğimiz bir kitaptır.Ahirete iman edenler, ona dainanırlar.Onlar namazlarını vaktinde kılarlar.
93. Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine birşey vahyedilmemişken, “Bana vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ınindirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimsedendaha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içindeçırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “Haydi canlarınızıkurtarın! Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz, ve onunâyetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcıazap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hallerini birgörsen!
94. Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibiteker teker bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri dearkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın ortakları olduğunuzannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artıkaranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını)iddia ettikleriniz sizi yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır.
95. Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıpfilizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyüçıkarandır. İşte budur Allah! Peki (ondan) nasıl çevriliyorsunuz?
96. O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyidinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı.Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir(ölçüp biçmesidir).
97. O, sayelerinde, kara ve denizinkaranlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızlarıyaratandır. Bilen bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
98. O, sizi bir tek candan yaratandır. Sizin birkarar kılma yeriniz, bir de emanet bırakılma yeriniz var. Bizanlayan bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıklamışızdır.
99. O gökten su indirendir. İşte biz onunla hertürlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir ve o yeşilbitkilerden, üst üste binmiş taneler, -hurma ağacının tomurcuğundada aşağıya sarkmış salkımlar- üzüm bahçeleri, zeytin ve narçıkarırız: (Herbiri) birbirine benzer ve (her biri) birbirindenfarklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir deolgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için(Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.
100. Bir de cinleri Allah’a bir takım ortaklaryaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar vekızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır,yücedir.
101. O, gökleri ve yeri örnekleri yokkenyaratandır. O’nun bir eşi olmadığı halde nasıl bir çocuğu olabilir?Halbuki her şeyi O yarattı. O her şeyi hakkıyla bilendir.
102. İşte sizin Rabbiniz Allah. Ondan başka hiçbirilah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. Oher şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir.
103. Gözler onu idrak edemez ama O, gözleri idrakeder.” O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdarolandır.
104. Rabbinizden size gerçekleri gösteren delillergeldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kimde (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır. Benbaşınızda bekçi değilim.
105. Onlar, “Sen iyi ders almışsın” desinler diyeve bir de bilen bir toplum için onu (Kur’an’ı) açıklayalım diyeâyetleri değişik biçimlerde işte böylece açıklıyoruz.
106. Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedileneuy. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Allah’a ortak koşanlardan yüzçevir.
107. Allah dileseydi ortak koşmazlardı. Biz senionların başına bir bekçi yapmadık. Sen onlara vekil (onlardansorumlu) da değilsin.
108. Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarınasövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler.Böylece her ümmete yaptıklarını süslü gösterdik. Sonra dönüşleriancak Rablerinedir. O, yapmakta olduklarını kendilerinebildirecektir.
109. Eğer kendilerine (başka) bir mucize gelirsemutlaka ona inanacaklarına dair en güçlü yeminleriyle Allah’a yeminettiler. De ki: “Mucizeler ancak Allah katındadır. O mucizelergeldiği vakit de inanmayacaklarını siz ne bileceksiniz?”
110. Biz onların kalplerini ve gözlerini tersdöndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldiktensonra da inanmazlar) ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız dabocalar dururlar.
111. Biz onlara melekleri de indirseydik,kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında(hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık Allah dilemedikçe yine deiman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
112. İşte böylece biz her Peygambere insan ve cinşeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerineyaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Ohalde onları iftiralarıyla baş başa bırak.
113. Bir de (şeytanlar), ahirete inanmayanlarıngönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin, onlardan hoşlansınlar veişleyecekleri günahları işlesinler diye (bu fısıldamayı yaparlar).
114. “Size Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak indiren Oiken ben Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım?” (de). Kendilerinekitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmişolduğunu bilirler. O halde sakın şüphecilerden olma.
115. Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adaletbakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O,hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
116. Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seniAllah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlarsadece yalan uyduruyorlar.
117. Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çokiyi bilir ve yine O doğru yolu bulanları en iyi bilendir.
118. Artık, âyetlerine inanan kimseler isenizüzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.
119. Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışındasize neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adınınanıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçoklarınefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar.Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.
120. Günahın açığını da bırakın, gizlisini de.Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığındacezalandırılacaklardır.
121. Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardanyemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlarkendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar.Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuşolursunuz.
122. Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlararasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç,karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumugibi olur mu? İşte kafirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böylesüslü gösterilmiştir.
123. İşte böyle, her memlekette günahkârlarıoranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler.Halbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkındaolmuyorlar.
124. Onlara bir âyet geldiği zaman, “Allahelçilerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar aslainanmayacağız” derler. Allah elçilik görevini kime vereceğini çokiyi bilir. Suç işleyenlere Allah katından bir aşağılık ve yapmaktaoldukları hilekârlık sebebiyle çetin bir azap erişecektir.
125. Allah her kimi doğruya erdirmek isterse onungöğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünügöğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah inanmayanlara azap (vesıkıntıyı) işte böyle verir.
126. Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesizdüşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
127. Rableri katında selam yurdu (cennet)onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onlarındostudur.
128. Onların hepsini bir araya toplayacağı günşöyle diyecektir: “Ey cin topluluğu! İnsanlardan pek çoğunu saptırıparanıza kattınız.” Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz!Bizler birbirimizden yararlandık ve bize belirlediğin süremizinsonuna ulaştık” diyecekler. Allah da diyecek ki: “Allah’ındiledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedi kalmak üzereduracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hükümve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
129. İşte biz, kazanmakta oldukları günahlarsebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallatederiz.
130. (O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin veinsan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzüngelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlarşöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünyahayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerineşahitlik ettiler.
131. Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah’ın,halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk etmeyeceği içindir.
132. Herkesin amellerine göre dereceleri vardır.Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.
133. Rabbin her bakımdan sınırsız zengindir,rahmet sahibidir. Sizi başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi,dilerse sizi giderir (yok eder) ve sizden sonra da yerinizedilediğini getirir.
134. Şüphesiz size va’d edilen şeyler mutlakagelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz.
135. De ki: “Ey kavmim! Elinizden geleni yapın.Ben de (görevimi) yapacağım. Ama dünya yurdunun sonucunun kiminolacağını yakında öğreneceksiniz. Şüphesiz, zalimler kurtuluşaeremezler.
136. Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardanO’na bir pay ayırdılar ve akıllarınca, “Şu Allah için, şu da bizimortaklarımız (putlarımız) için” dediler. Ortakları için olanAllah’ınkine eklenmiyor. Allah için olan ise ortaklarınkineekleniyor… Ne kötü hükmediyorlar!
137. Yine bunun gibi, Allah’a ortak koşanlarınçoğuna, koştukları ortaklar, çocuklarını öldürmelerini güzelgösterdi ki; onları helake sürüklesinler ve dinlerini karıştırıponları yanıltsınlar. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Artıksen onları uydurdukları ile baş başa bırak.
138. Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dedilerki: “Bunlar yasaklanmış hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizimdilediklerimizden başkası yiyemez. (Şunlar da) sırtları (binilmesive yük yüklemesi) haram edilmiş hayvanlardır.” Bir kısım hayvanlarıda keserken üzerlerine Allah’ın adını anmazlar. (Bütün bunları)Allah’a iftira ederek yaparlar. Bu iftiraları sebebiyle Allah onlarıcezalandıracaktır.
139. Bir de dediler ki: “Şu hayvanlarınkarınlarındaki yavrular (canlı olursa) sırf erkeklerimize aittir.Karılarımıza ise haramdır.” Eğer ölü olursa o vakit onda hepsiortaktırlar. Allah onların bu tür nitelemelerinin cezasınıverecektir. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıylabilendir.
140. Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizceçocuklarını öldürenler, Allah’ın kendilerine verdiği rızkı -Allah’aiftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyan etmişlerdir. Gerçektenonlar sapmışlardır. Doğru yolu bulmuş da değillerdir.
141. O, çardaklı, çardaksız olarak bahçeleri,ürünleri çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı(herbiri) birbirine benzer ve (herbiri) birbirinden farklı biçimdeyaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü dehakkını (öşürünü)3 verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israfedenleri sevmez.
142. Yine O, hayvanlardan da irili ufaklı varedendir. Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de şeytanınadımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.
143. O, (Hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır:(Erkek ve dişi olarak) koyundan iki, keçiden de iki. Ey Muhammed! Deki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa ikidişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eğer doğru söyleyenleriseniz bana bilerek haber verin.”
144. Yine (erkek ve dişi olarak) deveden iki,sığırdan da iki. De ki: “İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi?Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Yoksa Allahsize bunları haram ettiğinde orada hazır mı idiniz!?” İnsanlarıbilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uyduran kimseden dahazalim kimdir? Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğru yolailetmez.
145. De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da birkimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki oşüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir(murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakatistismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardanyeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır,çok merhametlidir.
146. Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haramkıldık. Sığır ve koyunların ise, sırtlarında veya bağırsaklarındabulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar dışındaki iç yağlarını(yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları sebebiyleonları cezalandırdık. Biz elbette doğru söyleyenleriz.
147. Eğer seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbinizgeniş rahmet sahibidir. (Bununla beraber) suçlu bir toplumdan onunazabı geri çevrilmez.”
148. Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “EğerAllah dileseydi biz de ortak koşmazdık, babalarımız da. Hiçbir şeyide haram kılmazdık.” Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) böyleyalanlamışlardı da sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: “Sizin(iddialarınızı ispat edecek) bir bilginiz var mı ki onu bizegösteresiniz? Siz ancak kuruntuya uyuyorsunuz ve siz sadece yalansöylüyorsunuz.”
149. De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır.O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”
150. De ki: “Haydi, Allah şunu haram kıldı” diyetanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler desen onlarla beraber şahitlik etme. Âyetlerimizi yalanlayanların veahirete inanmayanların azrularına uyma. Onlar Rablerine, başkaşeyleri denk tutuyorlar.
151. (Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin sizeharam kıldığı şeyleri okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın.Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızıöldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri)çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Meşrûbir hak karşılığı olmadıkça Allah’ın haram (dokunulmaz) kıldığı canıöldürmeyin.İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız.”
152. Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancaken güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Bizherkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisihakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah’averdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diyeemretti.
153. İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık onauyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edipO’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diyeemretti.
154. Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, herşeyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ’ya Kitab’ı(Tevrat’ı) verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına imanetsinler.
155. Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereketkaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmektensakının ki size merhamet edilsin.
156. Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa(yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarındanhabersiz idik” demeyesiniz, yahut, “Eğer bize kitap indirilseydi bizonlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz, diye bu Kur’an’ıindirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve birrahmet geldi. Artık Allah’ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları)onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanlarıâyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta olduklarıengellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız.
157.
158. (Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancakkendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi’nin gelmesini ya daRabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi’ninâyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veyaimanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günki) imanı faydavermez. De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”
159. Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileride grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbirilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O),yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
160. Kim bir iyilik yaparsa ona on katı vardır.Kim de bir kötülük yaparsa o da sadece o kötülüğün misliylecezalandırılır ve onlara zulmedilmez.
161. De ki:”Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola,dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O,Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
162. Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazımda, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin RabbiAllah içindir.”
163. “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununlaemrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.”
164. De ki: “Her şeyin Rabbi o iken ben başka birRab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbirgünahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonradönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuzşeyleri haber verecektir.
165. O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakimkimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak içinbazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin,cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çokmerhamet edendir.